Kolejler, hayaller, yapılanlar, yapay zekâ?
Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) “Eğitime Bütünsel Yaklaşım ve Yapay Zeka” temasıyla düzenlenen 22. Geleneksel Eğitim Sempozyumu’nun sonuç bildirgesini açıkladı.
İlginç satır başları var.
Başkalarını bırakın, kendileri, açıkladıkları bu hedeflerin yüzde kaçını yetiştirdikleri öğrencilere kazandırabiliyorlar?
İşte o satır başlarından bazıları:
■Soran, sorgulayan, sorunları öngörebilen ve çözümler üreten bireyleri yetiştirmek önceliğimiz olmalı.
■Görevimiz yeni nesilleri kendilerini keşfetmeye, farklılıklarını ortaya koymaya, sınırlarını zorlamaya, bunun için hayaller kurup hedefler koymaya, çok çalışmaya, vazgeçmemeye teşvik etmektir.
■Öğrencilerin başkalarına, içinde bulundukları toplumlara ve gezegene karşı duyarlılık ve bilinçle katkıda bulunacak bireyler olmalarına zemin hazırlanmalı.
■Bu, aynı zamanda çevremiz ve gezegendeki tüm canlılarla muhteşem bir uyum içinde olmakla da ilişkilidir: Bireylerin bütünsel gelişimini besleme; eşitlik, açıklık ve demokratik ilişkilere odaklanma; kültürlerin insanlar tarafından yaratıldığını ve insanlar tarafından değiştirilebileceğini tanıma; hayata derin bir saygı ve bağlılık duyma.
■Eğitime bu vizyonu kazandırmak nasıl mümkün olur? Üstelik bunu yapay zekâya rağmen değil, yapay zekâ ile nasıl başarabiliriz?
■Öğrencilerin öğrenme ve çalışma biçiminde devrim yaratan yenilikçi bir teknoloji olan ChatGPT ve benzer yapılar öğrencilere kişiselleştirilmiş destek ve rehberlik sağlayarak, akademik performansı artırmaya ve eğitimi her zamankinden daha erişilebilir hale getirmeye yardımcı olabilir, aynı zamanda okul yönetiminin de işini kolaylaştırabilir.
■Yapay zekâda yaşanan gelişmelerin eğitime etkisi, yapay zekâ entegrasyonunun etik, pratik ve pedagojik sonuçları, politika yapıcılar, yöneticiler, öğretmenler ve öğrenciler için dikkate alınmalıdır.
■Yapay zekânın sinir uçları internetin karanlıklarından beslenirken sorumlu bir yapay zekâ geliştirmek mümkün mü?
■Makinenin bu “üretme” hali, her yerimizi sarsarken, korkularımızı tetikledi. Sentetik duygular üretebilen, insani duyguları insandan daha iyi tespit eden bir makine karşısında bize ne kaldığından emin olamıyoruz.
■Bu yeni dünyada insan nasıl hayatta kalacak? Evrenin bilinmezleriyle insanların bilimsel merakını ve keşif tutkusunu birleştirmek zorunda olduğumuz bir çağdayız.
Yapay zekâ merakı
Google’ın yayınladığı yeni arama trendlerine göre Türkiye’de yapay zekâya yönelik arama ilgisi tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmış!
Yapay zekâya olan ilgi, son bir yılda yüzde 230, son 10 yılda ise yüzde 1200 artmış!
Görünen o ki yapay zekâ bu yıl da teknolojinin yıldızı olmaya devam edecek.
Peki, bu ilgi üretime mi yönelik yoksa sadece merak düzeyinde mi kalacak?
Şimdilik merak düzeyinde ama her şeyin merakla başladığını da sakın unutmayalım!..
GOOINN Innovation 2023 Yapay Zeka Raporu’na göre, küresel yapay zekâ pazarının büyüklüğü 2022 yılında 428 milyar dolara ulaşmış. Bu rakamın 2030 yılında yaklaşık
2 trilyon dolara yükselmesi bekleniyormuş.
Baş döndürücü rakamlar…
Büyümeye yönelik bizdeki son gelişme ise TOBB’un önceki gün ödüllendirdiği 2023’ün en hızlı büyüyen şirketlerine yönelik.
İlk 10’da ne bir teknoloji şirketi var ne de bilişim!
Ülkemizin ilk 100 şirketi ile dünyanın ilk 100’ü kıyaslandığında da durum farklı değil.
Ne yapıp edip bir an önce akla, bilime, teknolojiye, Ar-Ge’ye ve geleceğe odaklanmamız gerekiyor. Aldığımız her yabancı ürün onların Ar-Ge’sini geliştiriyor. Bizimkilerin kadük kalmasına neden oluyor.
Bu anlayıştan kurtulmanın zamanı
hâlâ gelmedi mi?
Ar-Ge’ye ne kadar para harcıyoruz?
Bunun ne kadarı devlet ne kadarı özel sektöre ait?
Gelişmiş ülkelerdeki durum ne?
Özetin özeti: En önem verdiğimiz konularda bile neden hâlâ patinaj yapıp duruyoruz?..