Öncelikle iki takımı da tebrik etmek gerekir. Çamurun içinden çıktılar.
Bu sahada oyun kuramazsın, kanatları kullanamazsın, pas yapamazsın, kontratağa çıkamazsın, top süremezsin, kontrol edemezsin. Peki bu çamur bir bahane mi? Tabii ki bahane… Tekniği yüksek takımlar bu sahalarda patlar.
Fenerbahçe ilk yarıda ayakta duramadı. Yukarıda saydıklarımın hiçbirini yapamadı. Bir tek Dzeko’nun şutu var o kadar. Onun dışında su ve çamurun içinde ne yapacaklarını şaşırmış şaşkın ördek gibi dolaştılar. Hani Fenerbahçe maça gelmeden Kurbağalıdere ya da bir pirinç tarlasında antrenman yapsaydı daha iyi olurdu sanırım.
Ama bir de Fenerbahçe’nin ilk yarıda kötü oynadığı gerçeğini de unutmayalım. Ofansif anlamda yerlerdeydi. Sahaya göre hareket edemediler. Rakipte kanatları çamurla birlikte iyi kapayınca kilitlenip kaldı Fenerbahçe. Tam bir çaresizlik vardı.
İkinci yarıda Fenerbahçe öteki kaleye oranla daha kuru olan tarafa geçti. Rize de balçık tarafa. Sonra İsmail hoca bu sezonki belki de en doğru hamlelerini yaptı. Şnorkel isteyenleri kenara aldı, ayakta kalacakları oyuna sürdü.
Bu yarıda mümkün olduğunca yerden oynamadı Fenerbahçe. Dişe diş mücadele ettiler tabii en önemlisi de buydu zaten.
İrfan’ın bu sene bir özelliği var. Tamamen kendini takımına adamış. Kendine iyi bakıyor. Cengiz onu kestiği için asla ve asla küsmüyor. Kaç dakika olursa olsun tam konsantrasyon sağlıyor. Dün de maçın kaderini değiştirdi. Ve dün bir kez daha gördük ki bu ülkenin kendi taraftarı da dahil en haksız muamele gören futbolcusu Mert Hakan’dır. Bu adam iyi olduğu sürece bir güç.
Serdar Dursun ise bir kez daha gösterdi ki Fenerbahçe’den başka bir takımda oynayamaz. Adam o formayı giyince hem renk katıyor, hem başka bir şeye evriliyor. Sonuç olarak Fenerbahçe resmen çamurdan döndü. Bir beraberlik bile lige havlu attırırdı. Ama direndiler, mücadele ettiler, 2. yarı çamur filan dinlemediler maçı aldılar ve döndüler.